13 Aralık 2011 Salı

YılBaşı Filmleri

Son dönemlerde alkol alışkanlığımın can sıkıcı bir deneyime dönüşmesinden mütevellit sona erdirdim içki masalarıyla aramdaki münasebeti. Yıllardır efsanevi bir yılbaşı gecesi tecrübe etmek isteyen benim gibi muhabbet düşkünü bir ademin yılbaşı gecesi için elinde pek bir düstürü kalmadı dolayısıyla. Herkes camekanların arkasında kadehleri birbirine kaldırırken ve yahut masalarının üzerinde dengelerini kaybetmeksizin dans etme çabalarında kaybolurken; sıcacık yurt odasında kocaman bir ekranın karşısında envai çeşit çerez ve kocaman bir çaydanlıkla film izleyeceğim. Diğer opsiyonlara oranla daha sönük geçmesi muhtemel bu planın cilalayıp parlaklaştırmak için pek uğraştım. İşte liste. İddialıyım ki, bu beş filmin oluşturduğu voltran beni pekala yeni yılan en mutlu ademlerden birisi haline getirebilir.


* Maltese Falcon 1941
Film-noir janrısını neredeyse tek başına tanımlayan bu John Huston harikası, sunduğu reddedilemeyecek Bogart karizmasıyla pekala bu gece için viski muamelesi görmeyi hak ediyor. Takip edilmesi zor entrikası, beklenmedik anlarda gelen hoş sürprizleri ile hoş bir kızla yapılacak flört ile de eşdeğer-kararında bıraktırır film, kötü sürprizler can sıkmaz.

* The Third Man 1949
Bogart karizmasıyla yarışabilecek bir oyuncu varsa o da aynı zamanda çok büyük bir yönetmen de olan Orson Welles'tır. İkinci dünya savaşı sonrası Viyana'sında geçen bu film -saygı gören bir kaç ingiliz sinema dergisi tarafından tüm zamanların en iyi ingiliz filmi seçilmiştir- her parçasından akan yüksek performans Orson Welles'in ortaya çıkması ile biraz sönük kalır; o kadar iyidir Welles.

* Sleuth 1972
Karizma adamların sinir harbi şeklinde özetlenebilecek bu film, aynı isimle tiyatro oyunundan Joseph L. Mankiewicz tarafından uyarlanmıştı. Micheal Caine ve Laurince Oliver'ı karşılıklı poz kesmelerini izlemek yılbaşı gecesi için krema sosu. 

*A Nightmare On Elm Street 1984
İleride karizmasından yenemeyecek hale gelen Johnny Deep'in tüysüz hali bile bu film için yeterli bir referans. Saatin ilerlemesi ile azalan ilgiyle ters orantılı olarak artan ucuz görsel efekt numaraları da cabası. Belki de gelmiş geçmiş en ilginç villianlarından olan Freddy Kruger, Nancy'nin peşinden karanlık sokaklardan koştuğu sahne bile zevkten dört köşe edebilir.

* The Three Burials of Melquiades Estrada 2005
İsmi bile günaha davet ediyor. Inarritu'nun arkasında isim olan Arriaga'nın senaryosunu yazdığı Tommy Lee Jones'un hem yönetip hem başrol oynadığı film bir başka efsane film olan "Bring Me the Head of Alfredo Garcia" ile bağlarını inkar etmeden ortaya güçlü bir anlatı koyuyor. Vurucu son olarak gerçekten efektif seçim olduğu söylenebilir pekala; her ne kadar can sıkıcı noktalara sahip olsa da. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder