19 Mart 2011 Cumartesi

Serpico

Yönetmen: Sidney Lumet
Senaryo: Waldo Salt, Norman Wexler
Oyuncular: Al Pacino, John Randolph, Jack Keohe, Barbara Eda-Young, Cornelia Sharpe

Scorcese'nin “Departed” ile en iyi yönetmen Oscar'ını almasının ardından yaşayan, Oscarsız Hollywood yönetmenleri arasında en büyük isme yükselen Sidney Lumet'in onun ne büyük isme sahip olduğunu gösteren işlerden birisidir “Serpico”. 1924 doğumlu emektar yönetmen, Hollywood'un yeni çağı 70lerde ardı ardına çektiği önemli filmler öne çıkmıştı. Henüz sinemadan elini ayağını çekmemiş bu kıymeti bilinmemiş efsanenin kariyerin başlarında çektiği “12 Angry Men” fenomeninden de tanıyabilirsiniz. “Serpico” Lumet ile Al Pacino'nun ilk işbirliği; bir sene sonra da yine muhteşem bir iş olan “Dog Day Afternoon” çekeceklerdir.

-Frank Serpico polisliğe adımını attığı ilk günden itibaren, kendi onur ve ahlak kurallariyla, polislik mesleğinin uygulamadaki halinin çatıştığını görür. Polislerin gerçekleştirdikleri tüm ahlaksızlıklara rağmen kendi ahlak kurallarından taviz vermeden polislik görevini sürdürmeye çalışır. Dürüst duruşunun yanında diğer polislerin sinirlerini bozan hippi hayat tarzı ile hayatı pek kolay geçmemektedir. Polisin içine düştüğü yozlaşmayı tek başına sona erdirmeye çalışan Serpico'nun gerçek hikayesini anlatır film.-

Serpico'nun belki de en güzel yanı, klişe bir başarı öyküsüne ya da bir suçla savaşa epiğine  dönebilecek hikayesini iddialı lafların arkasına taşıyıp olabildiğince bir yandan güçlü bir bürokrasi eleştirisine, bir yandan tahammülsüz ve hoşgörüsüzlük üzerine giden bir filme dönüşmesi. Film tüm gerçek hayattan uyarlamanın getirdiği tüm engelleri birer birer aşarken, yetmişler Amerikasını göz zevkini sonuna kadar dolduracak kadar güzel yansıtıyor. Sanat yönetimi ile 74 Oscarlarında aday bile olamaması şaşılası bir iş. Al Pacino'nun iki “Godfather” filmi arasında sunduğu performans ile neden sinema tarihinin en büyük oyuncularından birisi olarak gösterildiğini her sahnede beynimize kazımakta.-Francis Ford Coppola da iki “Godfather” arasında “The Conversation” gibi bir iş çıkarmıştır ki, Al Pacino'nun ya da Coppola'nın yetmişleri uzaylı olarak geçirdiklerine yönelik komplo teorim bile var.-

Kardeş Filmler 
Dog Day Afternoon-1974
Sidney Lumet ile Al Pacino'nun ikinci ve son işbirliği. Yine gerçek bir olaya dayanan filmde Al Pacino erkek arkadaşının cinsiyet değiştirme operasyonu için banka soyan hırsızı canlandırmakta. Vietnam Savaşı sonrası geri döndüğü Amerika'ya bir türlü uyum sağlayamayan gazilerin yanı sıra yetmişlerin cinsel özgürlük rüzgarına da güçlü bir yorum katmaktadır. Kardeşlik sadece yönetmen ve oyuncudan kaynaklanmamaktadır; özellikle alt metinde bambaşka hikayelere rağmen benzer dertlerin bulunması kardeşliği güçlendirir.

Silkwood-1984
Mike Nichols'un bir nükleer santraldeki sızıntının örtbas edilme çabalarına karşı çıkan Karen Silkwood'un hikayesini anlattığı filmi. Merly Streep, Kurt Russell ve Cher'in başrolleri paylaştığı film eli yüzü düzgün bir biçimde bürokrasiyi eleştirmekte. Müthiş bir Merly Streep performansının yanında Kurt Russell'in yakıcı gülüşü de işin bonusu. Cher'in canlandırdığı Dolly Pelliker karakteri üzerinden de farklı tercihlere duyulan hoşgörüsüzlüğe sağlam salvolar yollanmakta.

Easy Rider-1969
Dennis Hopper'in hem yönetip Peter Fonda'yla senaryoyu yazıp başrollerde oynadığı kült film. 68 kuşağının yollara ve özgürlüğe duyduğu bağlılığa dair yapılmış belki en güçlü film. Dumanla gelen doğaçlamanın filme uçuk bir hava kattığı da kesin. Jack Nicholson'un dahil olduğu sahneler bir anda sinema tarihinin en unutulmaz anlarına dönüşmekte. Finaliyle birlikte hoşgörüsüzlüğünün bir anlamlı bir temele dayanamadan şekillenip ne kadar ölümcül bir hal alabileceğini göstermekte. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder