22 Temmuz 2010 Perşembe

M. Night Shyamalan Gecesi

Son filmi "The Last Airbender" uyarlamasından evvel eleştirmenlerden ve seyircilerden değişik tepkiler alan Shyamalan Gecesi düzenlemek farz oldu. Cumartesi gecesini 99'dan beri, daha doğrusu "ölü adamlar görüyorum" vakasından beri yaptığı her işin üzerine olumlu ya da olumsuz belki de gereğinden çok fazla konuşulan yönetmene ayırmak gerek.

İlk film Sixth Sense: Hakkında yeni bir yorum yapmak, başka bir açıdan bakmak neredeyse mümkün değil. Özellikle atmosfer yaratmak konusunda ders olacak filmin senaryosunda yapısal bir bozukluk bulmak işi de sinema manyaklarını çıldırtacak cinsten. Film matematiğinin kusursuz şekilde uygulanmasının yanı sıra süpriz son kavramını sonsuza kadar değiştirmesi de cabası.-Şunu da belirtmek gerek; Dr. Crowe'un ölü olduğunun ortaya çıktığı bölüm tamemen kesilmiş olsa bile, karşımıza çok iyi bir film çıkmış olacaktı. Küçük Cole'nun "ölü insanlar görüyorum"unu annesine anlattığı kısmın klasik sinema tanımları içerisinde filme yeterince güçlü bir son hazırlıyordu. Kimse film bitti işte dedikten sonra böyle bir son beklemiyordu. Ortada "Usual Suspects"teki süpriz son gibi bir son yoktu. Çünkü başka türlü bitemezdi şüpheliler.-

İkinci film ise Unbreakable: En fazla haksızlığa uğrayan filmi diyebiliriz yönetmen için. Final sahnesi ile Sixth Sense'nin mirasından nemalananmakla suçlanan film, aslında çizgi roman sanatına yapılmış çok iyi bir güzelleme. Final sahnesindeki cesur hamleyle iyi ile kötü arasındaki ilişkinin üzerine ciddi laflar söylediğini de itiraf etmeliyiz. Eliyah karakterinin derinliği, malzemesi ile bir anda bazı eleştirmenlere göre Sixth Sense'i geçen bir duruma gelmesine rağmen gişede süpriz son algısına yenik düşmüştü. Gizli bir başyapıt.

Üçüncü film ise The Village: Bu filmin burada olmasının sebebi ise yönetmenin filmlerinin süpriz sonlu yarısında olması. İlk iki filmden daha geniş ve parlak bir kadroya sahip bu filmi diğerlerinden farklı yapan ise yönetmenin tek gerçek ötesine bağlanmayan bir film olması. Yönetmenin atmosfer konusunda zayıfladığını, içindeki oyunculuk isteğinin biraz daha ön plana çıkmaya başladığı, bir çoklarına göre kariyerinin ciddi ciddi düşüşe geçtiğini söyleyebiliriz. Sırf Bryce Dallas Howard keşfi için izlenebilecek bir film. İyi bir film demek zor ama kötü de sayılmaz.

Dördüncü filmde tamemen kişisel sebeplerden The Happening: Yönetmenin tercihlerinin keskinleştiği, gitgide arthouse sinemaya göz kırpmaya başladığı bir film Happening ve kesinlikle herkese göre değil. Kaderci diye yaftalayabileceğimiz ikinci grup filmlerinin, kaderinde kahramanlık olan bir karakterin olmayan tek üyesi. Çatıdan atlama sahneleri ile sinema tarihinin en saykodelik sahnelerinden birine sahip olduğunu da belirtmeliyiz.
Ayrıca Zoey Deschanel'i korkarken izlemek de ilginç bir deneyim.

Beşinci filmde ise Signs. Sorunlu aile takıntısının cıvkının çıktığı, zaten ürkütücü olan uzaylı konusunu sadece fon olarak kullandığı, uzaylıların bulunmadığı kısımda daha önce biz bu filmi izlemiştikten kurtulamadığımız ve yönetmenin egosunun giderek büyüdüğünü acı ile izlediğimiz film olarak geçti kayıtlara. Collen Hess'in ölümünün anlatıldığı sekansta yönetmenin maharetli ellerini fark ettiğimiz gibi film bitince artık senaryoyu ehil ellere bırak da dedik. Şımarmıştı Shyamalan.

Son olarak babasından bebelerine gelen korkunç masal Lady In The Water. Sinemada keşke babam da bana böyle hikayeler anlatsa demedim değil ama yönetmeni yan rolde yeni başkanı en fazla etkileyecek kitabın yazarı olarak izlemek can sıkıntısından daha fazlası. Narsizm yolcusu olmakla suçlanan -haklı olarak- yönetmenin "hayatta herkesin bir rolü vardır" önermesinin tavşanın suyunun suyu haline getirmesi de eleştirelecek bir başka nokta. İyi oyuncu, güzel oyuncu Paul Giamitti yırtınıyor.

Eleştirilse de sevilse de, Shyamalan filmlerini izlerken hiç olmazsa sıkılmıyorsunuz. Yönetmenin aptal ya da paragöz olmadığı ortada ama bazen fazla zekalı olduğunu da düşünmeden edemiyorsunuz. Sabaha karşı uyuyabilirsiniz, uyandığınızda kendine has bu yönetmeni cidden tanımaya başladığınızı düşünebilirsiniz. Hatta iyi bir çocuksanız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder