1 Nisan 2010 Perşembe

Holmes da Amerikalıya Dönüşürse

Guy Ritche kariyerine öyle bir başlamıştı ki, kariyerinin erken döneminde başarıya ulaşmış yönetmenlere musallat olan lanet mustarip olması kaçınılmazdı. "Lock, Stock, and Two Smoking Barrels" ve "Snatch" ile yükselttiği beklentilerin altında ezilen yönetmen 2000lerdeki vasat işlerine bile şükretilir hale gelmişti. Şimdi de karşımızda efsanevi bir karakterin filmi var: Sherlock Holmes!

Kim ne derse desin, elimizdeki karakter dedektiflerin piri. Polisiye edebiyatınıın yapı taşlarından biri. Yaratılmış bütün dedektif karakterleri etkileyen Sherlock Holmes'un bu kadar gişe hedefleyen bir yapıda bildiğimiz Sherlock Holmes olması mümkün değil. Özellikle karşımıza çıkan filmin bu önemli karaktere saygı duruşunda bulunmak gibi gayesinin bulunmadığı, aksine Holmes'dan ne kazanırsam kardır anlayışına sahip olması filmin bir çok yerinde canımı sıkıyor. Özellikle filmin sonunda devamını bekleyin minvalinden çekilen sahnede kusmak istedim. Bu kadar kapitalit öğeye dayanamadım.

Teknik açıdan mükemmel olabilir, bizi zamanın Londra'sına götürebilir, gerçekten iyi bir filmi örneği olabilir ama bu filme dedektif filmi diyemiyorsak, üzerine ne kadar konuşsak azdır, yazıktır, ayıptır. 

Robert Downey Jr. her ne kadar bayıldığım bir oyuncu olsa da, Iron Man'dan kurtulamamış olduğunu aşikar. Jude Law ise Wilson karakterine cuk oturan bir performans sunuyor. Rachel McAdams da Adler olmak için yırtınıyor ama bir türlü olamıyor. Mark Strong ise filmin kötü adamı rolünde seyirciyi filme bağlayan isim.

Son olarak Guy Ritche'nin gidişatı hakkında sorulacak soru şu: Gore Verbinski mi, yoksa Micheal Bay mi?

Sherlock Holmes
Yönetmen: Guy Ritche
Senaryo: Michael Robert Johnson, Simon Kinberg, Anthony Peckham, Lionel Wigram
Oyuncular: Robert Downey Jr., Jude Law, Rachel McAdams, Mark Strong

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder